HRD tarihte bir ilke imza attı…

, ,

Uzunca bir süredir sürmekte olan HRD Antwerp soruşturması bu hafta birden hareketlendi.

Önce kısa bir geriye saralım…

HRD Antwerp CEO’su, Belçika’daki mahkemede Türk ortağı Mehmet Can Özdemir tarafından açılan davadaki belge, kayıt ve delillere göre değerleme için gelen taşlara olduğundan daha yüksek değerleme yapılmasını istiyor. Özdemir ve şirketin bağımsız Yönetim Kurulu üyesi Michael Davey de buna karşı çıkıyorlar ve bunun dolandırıcılık olduğunu söylüyorlar.

Akabinde bir gazetede 5N 1K kurallarına uymayan, hiçbir belgeye dayanmayan ve kimsenin adının geçmediği bir haberle HRD Türkiye ofisi karşı çıktığı mesele ile suçlanıyor. O tarihte konuştuğum Mehmet Can Özdemir, işlerin tam tersi olduğunu söylemişti. Çıkıp açıklasanız iyi olmaz mı dediğimde de şirketin sözleşmesinden dolayı bunu açıklayamayacağını belirtmişti. Bu nedenle gazeteye sadece iddiaların asılsız olduğuna dair bir açıklama gönderilmişti.

Sonrasında Belçika’da davalar açan Özdemir, hem ticari olarak HRD’nin borcu olan meblağı ödemesini talep etmiş hem de pırlanta / elmas değerlemesindeki yolsuzluk delillerini de dosyaya koyarak ceza davası açmıştı. Uzun süre sonra Belçikalı bir araştırmacı gazeteci mahkeme kayıtlarına ulaşarak bunları haberleştirdiği zaman mücevher dünyası sarsıldı.

Öyle ya, HRD Antwerp gibi bir kuruluş bile pırlanta/elmas gibi değerli taş raporlarını hazırlarken değerini olduğundan yüksek gösteriyorsa, mücevher alırken kime nasıl güvenilecek?

Türk Mücevher Sektörü kendi göbeğini kesmeli

Neticede bu tatsız olay Türkiye için hayırlı gelişmelere vesile oldu. Mehmet Can Özdemir, sahip olduğu deneyimi Türk Mücevher Sektörünün dinamiklerinin de desteğiyle JTR (Jewellery Technologies of Turkey) olarak kurumsallaştırdı. Mücevher İhracatçıları Birliği’nin de ortak olduğu JTR sayesinde çok önemli başarılara imza atıldı.

  1. Türkiye dünyadaki en iyi 2’nci pırlanta analiz laboratuvarına sahip oldu. Zorlu denetimleri gerçekleştiren Amerikalı uzman, bundan daha iyi tek laboratuvar olduğunu onun da ABD’de olduğunu söyledi. Farklı ülkelerden laboratuvar kurma teklifleri geliyor.
  2. Türkiye kendi teknolojisini geliştirmeye başladı. Doğal pırlanta ile sentetik pırlantayı ayırt edebilen dünyanın en iyi cihazlarından biri olarak Reveal geliştirildi ve ihraç ediliyor.
  3. Kuyumcuların olmazsa olmazı Loupe (lup) yüzlerce yıldır ithal ediliyordu. Bugün JTR, dünyanın en iyi lup’unu üretti ve ihraç etmeye başladı.
  4. Binlerce genç JTR eğitimlerini alarak meslek sahibi olmaya başladı. Sektörün hala eğitimli, nitelikli insan gücüne olan ihtiyacı bu eğitimleri daha önemli kılıyor. Yurt dışından da eğitim talepleri geliyor.

Türkiye, S 400 olayından sonra ABD tarafından F-35 programından çıkartılınca, yıllardır çalışmaları sürdürülen ama ağırlık verilmeyen savunma sanayi çalışmaları bir anda ivme kazandı. Türkiye artık kendi İHA, SİHA ve 5’inci nesil savaş uçaklarını yapabiliyor.

Türkiye’nin gücüne inanmamız gerekiyor. Türkiye’deki şirketlerimize, iş insanlarımıza daha çok değer vermemiz, teşvik etmemiz gerekiyor. Kore’den örnek almamız lazım. Dünya JTR’ye kucak açarken Türkiye olarak daha fazla desteklememiz gerekiyor. Çünkü JTR bizim şirketimiz, Türkiye’nin şirketi. Türkiye’de, Türk yazılımcıları, mühendisleri, üreticileri, işçileri ile üretiyor. 10 bin 15 bin EURO’lara ithal edilen cihazları neredeyse yarı fiyatına alabiliyoruz artık… İthalatı ikame ettik, ihracatına başladık… Talebi karşılayamıyoruz. Kapalıçarşı’daki herkesin hesabını buna göre yapması lazım.

1 kişi 10 kişi demek

Türk mücevher endüstrisinin son 20 yılda kat ettiği mesafe çok değerli. Bugün artık geleneksel mücevher üretimi dışında, vitrini, makinesi, her türlü ışıklandırma, ambalaj ekipmanı, sarf malzemeleri, teknolojisi ile dev bir endüstri var karşımızda…

300 bin civarında doğrudan sektörde istihdam edilen personel var. Ortalama olarak mücevher sektöründe istihdam edilen her 1 kişi, dolaylı olarak 10 kişinin istihdamına neden oluyor. Buna ekosistem diyoruz.

Bugün şirketinize aldığınız nitelikli bir personelin işini yapabilmesi için farklı alanlarda, garsonundan şoförüne, kutucusundan, hamalına, aşçısından çaycısına, reklamcısından, fotoğrafçısına kadar çok farklı alanlarda insanların istihdam edilmesine vesile oluyorsunuz. Bu personelin niteliğine göre artabiliyor ya da azalabiliyor. Ancak şunu rahatlıklar söyleyebiliriz ki, Türk Mücevher Sektörü dediğimiz zaman, binlerce firmada çalışan- ki sadece 1400 civarından ihracatçı firma var- 300 binin üzerinde personel istihdamından söz ediyoruz. Yeni yatırımlarla beraber 100 binin üzerinde yeni istihdam planlanıyor…

Üretim, yazılım, teknoloji, tanıtım, ambalaj, fuar derken mücevher sektörü aslında Türkiye’de 3 milyondan fazla insanın dolaylı olarak istihdam edilmesine neden oluyor… 3 milyon 300 bin insan, 3 milyon 300 bin aile, eğitim gören milyonlarca çocuğumuz var. Bu katkıyı daha arttırmak istiyor mücevher sektörü. O zaman ne yapacağız? Türkiye’nin kendi girişimcilerinin, yatırımcılarının önünü açacağız, destekleyeceğiz. Uzayan kol bizden olsun diyeceğiz, insanları paçalarından tutup aşağı çekmeyeceğiz, omuz verip onları yükselteceğiz.

Unutmayalım birleşerek yükselmek, yükselerek birleşmekten daha iyi sonuç verir…