ABD ne yapmak istiyor?

, , , ,

Türkiye ve ABD arasında iş ilişkileri, karşılıklı ticaret sürekli gelişiyor. Ticaretin gelişmesi, karşılıklı siyasi sorunların daha kolay açılmasına yardımcı olur.

ABD dünyanın kendi koyduğu kurallara göre çalışmasını istiyor; oysa yüzlerce ülke, bölgesel dengeler, ülkeler arasındaki ikili ilişkiler dünya ticaretinde ABD’nin kurallarının uygulanabilmesini etkiliyor.

Geçen sene ABD Rusya üzerinden elmas ve altın ticaretine ambargo kararı aldı. Altın göreli olarak daha kolay bulunabilir bir değerli maden olduğu için Rusya’daki 6 rafinerinin uluslararası ticaretten dışlanması çok büyük bir sorun yaşatmadı. Başta Türkiye olmak üzere alternatif rafineriler sayesinde altında büyük sorun yaşanmadı.

Ancak elmas konusunda bu kadar rahat hareket edilemiyor. Dünya ham elmas üretiminin yaklaşık yüzde 60’ı Alrosa tarafından Rusya’da gerçekleştiriliyor. Belçika ve Hindistan için bu ham elmas yaşamsal önem taşıyor; zira ham elmasın kesilip işlenmesi bu iki ülke için önemli. Bu nedenle bir şekilde ham elmas ticareti bu karardan etkilenmedi. Türkiye’nin Rusya ile arasında zaten ham elmas ve altın alışverişi olmadığı için Türkiye’yi doğrudan etkileyen bir uygulama olmadı.

Ancak G7 zirvesinde alınan karar, geçen seneki karardan daha farklı ve etkili sonuçları olacak bir karar olacak. Altın o kadar değil ama küresel elmas pazarındaki arz daralması ekonominin temel kurallarının işlemesine ve elmas fiyatlarının yükselmesine neden olacak.

İşlenmiş elmas ve altın ithal eden kuyumculuk sektörü için ise bu karar belirleyici olacak. ABD ve AB ülkelerinin Ukrayna işgali nedeniyle Rusya üzerinden ekonomik baskı yaratmak istemeleri anlaşılabilir bir politika; ancak nasıl uygulandığı, gerçekçi olup olmadığı iyi analiz edilmeli. Şunu atlamamak lazım, ekonomik ilişkiler, karşılıklı ticaret aslında sorunların çözülebilmesi için çok verimli bir kanaldır.

Türk mücevher sektörünün en önemli iş ortaklarından biri ABD’dir. Pek çok alanda karşılıklı olarak ABD ve Türkiye yıllar içinde gelişen ilişkilere sahiptir. Covid-19 salgını nedeniyle geçtiğimiz yıllarda karşılıklı ticaretin önünde vize engeli çıktı. Bunu aşmak kolay olmadı; ancak hala ABD yönetimi pek çok ülkedeki gibi vize şirketleri üzerinden süreci yönetme uygulamasına geçemedi .

Geçtiğimiz sene Las Vegas ve Miami fuarlarına katılmak isteyen Mücevher İhracatçıları Birliği üyeleri için gerek TİM, gerek Ticaret Bakanlığı gerekse Dışişleri bakanlığının devreye girmesiyle vize süreci hızlandırılmıştı. Ancak bu sene gerekli yazışmaların yapılmasına rağmen ABD Büyükelçiliği/İstanbul Başkonsolosluğu bu anlamda ne yazık ki işadamlarına yardımcı olmakta geçen yılla karşılaştırıldığında hiç yardımcı olmadılar.

Böyle olunca da Las Vegas fuarına katılım için satın alım yapan ve muhtemelen fuarın en büyük ulusal katılımını gerçekleştirecek olan çok sayıda mücevher firması katılım gösteremiyor. Kimi firma sahibi katılabiliyor, ancak fuarda görev  yapacak diğer yöneticiler, uzmanlar, iş ortakları katılamıyor. Bir firmanın CEO’su gidebiliyor ama ortağı olan kardeşi, standda bulunması gereken yöneticileri katılamıyor. Oysa karşılıklı ticaretim geliştirilmesi için yapılması gereken işlem çok basit, ihracatçılar birliği tarafından, ilgili bakanlık bilgisi dahilinde iletilen katılımcı listesindeki kişilere vize randevusu verilmesi…

Dünya süper gücü ABD devletinin Türkiye’deki dev komplekslerinde görev yapan yüzlerce, belki de binlerce çalışan eğer onlarca ya da yüzlerce itibarlı iş insanının vize işlemini yapamıyorsa başka ne iş yapıyor olabilir ki?

Türkiye ve ABD arasında bazı siyasal anlaşmazlıklar olabilir. Bunun çözümü bu siyasi anlaşmazlıklarla hiçbir ilgisi olmayan sivil insanlara, iş insanlarına zorluk çıkartmak değildir. Elbette ABD diplomatik misyonunun vize verme kapasitesini, kaç başvuru olduğunu bilmiyorum; ama kendi adıma Mart ayında yaptığım vize başvurusuna 2024 Mart ayına, yani 1 yıl sonraya randevu verilmesi bile bu konuda çözülmesi gereken bir sorun olduğunu gösteriyor. ABD’nin Türk iş insanlarına yardımcı olmak yerine engelleyici olması durumunda dünya üzerinde farklı alternatiflerin değerlendirilmesi doğal olarak basiretli iş insanları için kaçınılmaz olacaktır.

ABD ve Türkiye, iş, kültür, spor, eğitim gibi konularda karşılıklı olarak vize konularında yardımcı olmak durumundadır. Turistik seyahatler de keza çok önemlidir. Turistik vizeler daha bir keyfe keder görünse de ABD Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların verdiği önemi, Türk politikacılarla anlaşmazlıklarından farklı gördüğünü gösterebilir. Ya da Türkiye Cumhuriyeti bu konuda mütekabiliyet esasına uygun adımlar atmak durumunda kalabilir. Tabi bunlar 28 Mayıs sonrasında yeni oluşacak hükümetin atması gereken adımlar, umarım Türkiye ne ABD ne de AB ile karşılıklı ilişkilerini bu noktalara taşımak zorunda kalmaz.