Bir iyi bir de kötü haberim var…

, , , ,

Mücevher ihracatçısına hükümetten bir iyi bir de kötü haber…

Kötü haberi AA geçti, altın ithalatına kota uygulanacak. Türkiye’ye altın ithalatının zorlaştırılması, ülke içindeki altın talebini karşılayacak arzın yetersiz kalmasına, bu da altın fiyatlarının uluslararası fiyatların üzerine çıkmasına neden olacak.

İyi haberi de Resmi Gazete yayınladı. Türkiye dünyanın önde gelen mücevher üreticisi ve ihracatçısı; buna rağmen bazı firmalar mamul ya da yarı mamul mücevherleri rakiplerimizden ithal ederek iç pazarda, bazıları Türk markası ile satıyordu. 

Şimdi gelelim bu karaların analizine…

Mücevher ihracatçılarının rakipleri altının külçesine 65 bin USD verip alırken Türk mücevher üreticileri bu rakamın üzerine kim bilir ne kadar ekleyip alabilecek?

Ya da Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın’ın dikkat çektiği kaçakçılık, kayıtdışı yoldan altın gelecek. Türkiye’nin sınır komşuları üzerinden altın gelecek.

Türkiye’ye altın ithal edilmesi kötü mü? Türkiye’nin bir kısmı yastık altına da girse tasarruf ithal etmesinin ne sakıncası var? Elektronik, tekstil, otomobil gibi ürünler tüketim ithalatı olurken, altın ithalatı bunlardan farklı.

Türkiye’de kimler altın ithal ediyor? TCMB, Darphane, bankalar, mücevher üreticileri, özellikle rafineriler hurda altın alıyor…

Türkiye’ye ithal edilen altının tamamı Türkiye’ye gelmiyor; bazı ülkeler Türkiye üzerinden altın alıyor. Neticede bu bir ticaret ve bu ülkeler Türkiye üzerinden altın alırken ülkeye döviz giriyor ve üstüne üstlük bir de kar bırakıyor.

Mücevher üreticilerinin altın ithal etmesi bırakın zorlaştırılmayı tam tersine desteklenmeli. Zira dev bir sektör, dünya çapında rekabet eden bir sektör Türkiye’ye kazandırmaya devam ediyor. Mücevher üreticisi iki yolla ülkeye altın getiriyor. Biri ithalat, diğeri de Dahilde İşleme Rejimi. DİR kapsamında gelen altın aslında siparişi veren firmanın altını, 40 kiloya kadar müşteri altınını Türkiye’deki firmaya gönderiyor, bu firma altını işleyerek mücevher olarak son halini verip müşterisine gönderiyor. Altını ithal etmeden gram başına 1 ile 5 USD arasında değişen işçilik ihraç ediliyor.

Tabi bu aslında markaların değil atölyelerin ihracat yapmasını sağlıyor. Yeterli sermayesi olmayanların altın ithal etmeden üretim yapmasını, ihracat yapmasını sağlıyor. Bu uygulama sayesinde ihracatçı sayısı arttı.

Ancak markaların altın ithal etmesi şart. Zira markalar kendi tasarımlarını, mücevherlerini üretiyor, bitmiş ürünü daha yüksek katma değer ile ihraç etmeye çalışıyor. Onların her aşamada desteklenmesi önemli.

Ki hükümet iyi haber vererek Resmi Gazetede bunu yaptı. Altın ya da pırlantadan mamul bitmiş ürün ithalatına zaten vergi uygulanıyordu. Yüzde 27,5 artı 2,5 olmak üzere toplamda yüzde 30 vergi uygulanırken; bugün gelen düzenleme ile ek yüzde 20 vergi ile toplamda yüzde 50 vergi uygulanacak. Türkiye’de üretilen mücevher karşısında yurtdışından Türkiye’nin rakiplerinden mücevher ithal ederek iç pazarda satanlara kötü haber; Türkiye ekonomisi, istihdamı ve ihracatı için çalışanlara iyi haber…

Görünen o ki hükümet kimlerin ne amaçla altın ithal ettiğini analiz ederek kotalar belirlemiş ve mücevher ithalatını değil ihracatını destekliyor. Burada uygulama çok önemli. Bakalım uygulama ihracatçı firmaların desteklenmesini mi yoksa son tahlilde altın göreli olarak uluslararası piyasalara göre daha değerli hale geleceği için ihracatın düşmesi ve sektörün markalaşmasını değil de fason ürün yapmasına mı yol açacak… Cari açığı önlemek isterken kaçakçılık ve kayıt dışını arttırmamak lazım.