Hermès’in tanıttığı yeni mücevher koleksiyonu Les Formes De La Couleur, markanın kendine özgü tarzını bağımsız bir kimlikle ve renklerle ifade ediyor.

Hermès, lüks moda dünyasında kendine has kimliği ile dikkat çekiyor. Bu benzersiz kimlik, markanın binicilik konusundaki uzmanlığıyla başlayıp, neredeyse iki asır boyunca seçkin mücevherat dünyasına kadar uzanan zengin bir mirasa dayanıyor. 2010 yılında ilk mücevher koleksiyonunu tanıtan Hermès, o günden bu yana sürekli olarak yeni ve eşsiz parçalarla koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor.

Hermès mücevherlerinin kreatif direktörü Pierre Hardy, koleksiyonu; “Bu koleksiyon bir renk şekillendirmesidir. Hermès’te bu temel olguyu, rengi ifade etmenin ve güçlü, özerk ve bağımsız bir kimlik oluşturmanın bir yolunu bulmak istedim.” ifadeleriyle anlattı.

Göz retinasında bulunan reseptörlerin uyarılmasıyla renkler gözde canlanır. Hermès mücevher mağazasının kreatif direktörü Pierre Hardy, bu olgunun etkilerini yeni koleksiyonla yakalamaya çalışmış ve maddi olmayanı, rengi ve formu yakalamayı da başarmış. Bu yeni koleksiyon, ışığın algılanmasıyla ilgili bir deney olan yansımanın öyküsünü anlatıyor.

Hardy bu koleksiyonu bir düşünce süreci, renkler ve geometri arasındaki rezonansa dair bir deney olarak tanımlıyor. Bu kavram, yakutun kırmızı karesinin, beril taşının sarı üçgeninin ve safirin mavi dairesinin derin, neredeyse genetik bir aşinalığı çağrıştırdığı koleksiyonun “Portreler de la Couleur” (Renkli Portreler) bölümünde çok güzel bir şekilde resmedilmiş.