Mücevher Kültürü

, , ,

Zor elbette böyle zamanlarda umutlu olmak, ama umutlu olmak ve daha çok çalışmak zorundayız.

Kipling’in “Eğer” şiirini çok severim, uzun bir şiir, akla hayale gelebilecek tüm olumsuzlukları sayar… Sonunda da “ve bir gün evin yanıp kül olduğunda, o küllerin arasında oturup, başını ellerinin arasına alıp da evini yeniden nasıl yeniden kurabileceğini hayal ediyorsan, işte o zaman sen adam olmuşsun demektir” diye bitiyor…

Türkiye, yaralarını sarmaya muktedirdir.

Mücevher sektörü pek çok sektör gibi umut verici örneklere imza attı.

Bir yandan yaraları sarmak için seferber olurken, bir yandan da depremin üzerinden bir aydan biraz fazla geçmişken; herkes deprem korkusunu yaşarken durmadı ve dünyanın en büyük mücevher fuarlarından birisi olan İstanbul Jewelry Show’u 53. kere açmak üzere son hazırlıklarını yaptı.

Bu yazının yazıldığı saatlerde herkes fuar alanında standlarını hazırlamaya başladı.

Doğru hüzünlü, doğru acılı, doğru yaralıyız… Ama mücadele edecek gücümüz ve inancımız var.

Mücevher sektörü üretmeye, yatırım yapmaya, istihdamı arttırmaya, eğitime, ihracata, kendi teknolojisini geliştirmeye devam ediyor. Zaten başka da seçenek yok.

Zorlu koşullar altında gerçekleşecek olan fuara dünyanın pek çok ülkesinden 628’in üzerinde  firmadan 900 alıcının katılması bekleniyor.

Türk Mücevher Sektörü, performansı sayesinde Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu katkıları sağlıyor. Pek çok sektörde iş dünyası, işçisiyle işvereniyle bu anlamda mücadeleye devam ediyor.

Çalışmanın, üretmenin ,ihracat yapmanın en değerli olduğu zamanlar bunlar.

Bu nedenle bu performansa katkıda bulunan tüm kuyumcu sektörünü daha cesaretlendirmek gerekiyor.

Art For Jewellery

Fuar bünyesinde benim en çok önem verdiğim alanlardan birisi design Market birisi de Art for Jewellery…

2000’li yılların başlarında Türk kuyumculuk sektörü kopyacı biliniyor, fuarlara zorlukla katılabiliyordu. Çok değil 20 yıl gibi kısa sürede tasarıma önem verildi. Çok değerli mücevher firmaları özgün tasarımlar yapmaya başladı. Genç tasarımcılarımız ulusal ve uluslararası tasarım yarışmalarında başarılı oldular. Geldiğimiz noktada artık uluslararası fuarlarda Türk firmalarının vitrinlerinin fotoğrafları çekiliyor. Türk firmaları ilham veriyor, kopya ediliyor.

Bunun iki nedeni var. Biri son dönemde tasarıma verilen önem; birisi ise 12 bin yıla dayanan bir kültüre sahip olmamız.

Göbeklitepe ile birlikte 12 bin yıla tarihlenen Anadolu uygarlığı bu binlerce yıllık süreçte takı-mücevher anlamında dünyaya katkıda bulundu. Bugün ülkemizin kültürel genlerinde işte bu geçmişin izleri mevcut.

Tam da bu nedenle genç tasarımcılarımız, atalarının kültüründen ilham alarak çağdaş anlamda başarılı tasarımlara imza atıyorlar. Sadece mücevher değil tasarım da ihraç ediyor Türkiye.

Bu değerli kültürel çalışmaya destek veren başta Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak yakın olmak üzere tüm firmalara ve projeye emek veren Aylin Gözen’e de haklarını teslim etmek gerekiyor.

Fuarın ticari içeriğinin yanı sıra entelektüel anlamda da zenginleşmesi Türk mücevherinin katma değerini yükseltiyor. Zira mücevher bir kültür işidir…