Türkiye HRD sorununu kendi teknolojisiyle çözer…

,

Mücevher sektörü asırlardır elmas tartışır… Gözden göze değişir elmas… Bu nedenle loupe dediğimiz kuyumcu mercekleri geliştirildi. Böylelikle kuyumcular elmasları bu mercekle daha iyi inceleyebildiler…

Teknolojinin gelişmesiyle beraber elmas kesimi, analizi konusunda temel kriterler kesinleşti: Karat, renk, berraklık, kesim… Nam’ı diğer 4C; Carat, Colour, Clearity, Cutting…

Ancak teknoloji bu kriterleri geliştirirken farklı bir yeteneği daha sağladı… Ortaçağ boyunca farklı metalleri altına çevirmeye çalışan simyacıların başaramadığını teknoloji başardı ve Lab Grow Diamond dediğimiz laboratuvar pırlantası üretildi… Üstelik ne çıplak gözle ne de loupe ile gerçeğinden ayırd edilemeyecek mükemmellikte…

Elmas işi yapanlar için iki boyutlu bir tartışma başladı… Ellerindeki elmas doğal mı yoksa Lab mı?

Elmas işini standarda bağlamak ve daha güvenilir hale getirmek isteyen Belçika hükümeti bu konuda harekete geçti ve kendileri için çok önemli olan elmas ticaretinin kurallarını belirlemek amacıyla Elmas Yüksek Konseyi’ni kurdu. Beri yandan mücevher dünyası da Uluslararası Elmas Konseyi’ni oluşturdu.

Değerli taşların analizlerini yapan ve sertifika veren laboratuvarların ortak standart belirlemesi önemliydi. ABD’li GIA kendi standartlarının yeterli olduğunu belirterek farklı bir standart uygulamayacağını açıkladı. Yani ABD standardı ben belirlerim dedi…

Avrupa merkezli şirketler ise IDC standartlarını esas almayı tercih ettiler. Şirketler arasında rekabet bu standartlardaki kırılmaya neden oldu….

Teknoloji doğal pırlanta ile laboratuvar pırlantasını birbirinden ayırmayı başardı, ki burada en ileri teknolojiyi MİB partneri JTR (Mücevher Teknolojileri Araştırma Merkezi) Reveal cihazı ile hayata geçirerek Türk mücevher sektörünün gururu oldu.

Peki şu ünlü 4C kriterli sertifikalar?

Elmaslardın Carat’ı tartışılamıyor, neticede ağırlığı çok hassas cihazlarla ölçülüyor, yanılma payı çok düşük… Renk, Berraklık ve Kesim ise şirketlerin kriterlerinin oynadığı alanlar. Dolayısıyla sertifikalardaki farklılıklar da bu alanlardan çıkabiliyor.

Farklı sertifikalardaki bu 3 kriter ile ilgili nüans’lar kabul edilebilir sınırlarda anlayışla karşılanıyor. Ancak anlaşılan HRD mahkeme kayıtları burada sınırların zorlandığını ve kabul edilebilir limitlerin aşıldığını gösteriyor. Özellikle GIA sertifikalı ürünlere 1-2 derece daha üst değerlendirme yapmak, toplamda ciddi değer farklılıklarına neden olma riski taşıyor.

Bu nedenle elinde HRD sertifikalı ürün bulunduran kuyumcular için en doğru hareket bu sertifikaları artık Türkiye’nin gururu haline gelen JTR ve İKO bünyesinde faaliyet gösteren GLT gibi laboratuvarları kullanarak ikinci bir görüş almaktır.

Burada piyasadaki taşların sahte olmadığını, sadece 4C’den 3 tanesiyle ilgili farklı değerlendirme kriterleri kaynaklı bir kaos yaşandığı anlaşılıyor. Mücevher sektörü bu krizi IDC kriterlerini kabul ederek ve gerekli durumlarda da bir araya gelip ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirerek çözebilir. Her şirketin kendi kriteri ile değerlendirme yapmasından kaynaklanabilecek kaosun mücevher ticaretinde güvensizliğe neden olmasını engellemenin tek yolu herkesin ortak kriterleri belirlemesidir.